You can forward your news texts with the corner post button.


HAYATIN İÇİNDEN Acı ve ızdırap dolu günlerin başlangıcıydı. Gecenin bir yarısı kalkıp, hayvanları yemleyip, mecbur yapmakla zorunlu olduğumuz, (garibanlığında verdiği sıkıntıyla), gece saat üç buçukta, Ballıca Yaylası'na çıkıp, geven sökecektik. Annem beni evde bıraktı. Sobanın aralıklı olması nedeniyle çiye çıtlamış, yattığım yatak ve yorgana tutuşmuş, yanma tehlikesi geçirmiştim. Bundan dolayı oluşan yara ve berelerin uzun zaman sıkıntısını çektim. Eskiden küçük ve büyükbaş hayvanların çok olması, sekiz on kilometre uzaklıkta, göçebe bir hayata sebeb olurken, teyze oğluyla beraber kaldığımız çadır evde, sigara izmaritinden çıkan yangın, unutamayacağım bir ders vermişti. Hacı Veli dediğimiz yerde kendini bilmez, vicdansız bir insan, gebe bir ineği aç susuz hapis ederek hem ineğin kendisine hem de yavrusuna zarar veriyordu. Yaptıklarını, sağda solda böbürlenerek anlatıyordu. Bu adamı ve babamın bir yumruğuyla burnunu kıran insanın nasıl mahçup olduğunu, çarşı ortasında görüyordum. Halbuki bir savaşta küçük bir çocuğun çaresizliği, bir el uzanıp kurtuluşu gibi, gözyaşı içinde, yalvardığını hissediyordum. Şimdi anlıyorum ki çocuk; yaşam, umut ve çaresizlik nehrinin tam ortasında, boğuluyordu.

LİBERAL EKONOMİ, TÜRKİYE'YE UYAR MI? Cumhuriyetin ilk yıllarında liberal ekonomi uygulandı. 1929 Ekonomi Buhranı'ndan sonra devletçilik politikasına geçildi. Neoliberal akım, özelleştirmeyi ve hükümet harcamalarını kısıtlamayı esas almaktadır. Cumhuriyetin ilk yıllarına dönüşü ifade eder. Çünkü, bu dönemde, liberal anlayış uygulandı. Liberal anlayışa dönmek, 1934 Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı doğrultusundaki sanayileşmeyi özelleştirmeyi ifade ediyor. Bu durum ne kadar doğru? Neoliberalist anlayış, özelleştirmeyi başarabilecek mi? Kaynakları koruyabilecek mi? Hükümet harcamalarını kısabilecek mi? Özelleştirme için gereken sermaye sahipleri var mı? İzmir İktisat Kongresi'nde alınan kararlar liberal ekonomiyi ifade ediyordu. Bu kongredeki kararları uygulayacak ekonomik potansiyel mevcut mu? Eldeki kaynakları bitirme riski göze alınıyor mu? Hesaplar ne kadar doğru? Düşünmek lazımdır. 

POLİ İLE TİKA, POLİTİKA Para doymuş ışıktır(poli) . Ticaret nimeti az mutlak doğrudur(tika). İki halde zayıflıktır. Halk arasında sık sık kullanılan laflardan biri, fazla politika yapmayındır. Doğru söze ne denir? Durum böyle olunca, fazla politika yapmamak doğru karardır. Peki, bilgiden yola çıkarsak bu duruma ne kadar dikkat ediyoruz? Ayrıca, az mutlak doğru zarardır. Zararın ne olduğunun farkında mıyız? Bile bile politika yapmak akıl karı mıdır? Politikadaki doğruluk nedir? Doymuş ışık (oli), nimetin mutlak doğruluğu (ia). Paranın doyması ile olan ışık politikadır. Ticaret ve azlık ile olan nimetin mutlak doğruluğu politikadır. Hal böyle olunca, ataların dedi gibi, fazla politika yapmamak lazımdır. 

DÖRT RAKAMI NEYİ İFADE EDER? Bir, bütündür. İki, sekülerizmdir. Üç, berekettir. Dört nedir? Doymuş dağ gözünden olan güneş ile ticareti ifade eder. Esasında, dağ güneşi demektir. O zaman dağ güneşinin nasıl olduğunu bulabiliriz. Yukarıda ifade ettiğimiz gibi dağın doymuş göz hali ve ticaret ile olan güneştir. Dokuza kadar rakamdır. Dokuzdan sonrası ise sayıdır. Örneğin bir otel açtınız, dokuz oda, yönetilir ve zarar olmaz. Fakat dokuzdan sonrası sayı olduğu için risktir ve yönetmesi güçtür. Tarımda elli bin lirayı idare kolaydır. Daha fazla parayı yönetmek ise güçtür. Endüstriyel üretimde, bir milyonu yönetmek kolaydır. Fakat daha yüksek meblağları idare, zordur. Rakamlar ve sayılar böyle dökümler veriyor. Sayıların ve rakamların matematiğini göz ardı etmemek gerekir. 

MEKKE'NİN ÖNEMİ Mekke bir denizdir. Nasıl bir denizdir? Azlıktan olan bir deniz ve azlıktan olan bir meyvedir. Medine de bir denizdir. Nasıl bir denizdir? Dinden olan bir meyve denizidir. Din, dağ nimeti ya olur ya olmaz, meyve, demedir. İslam tarihinde Mekke ve Medine iki denizi ifade eder. İslam ise, nimet silosu, olmaz deniz, demektir. Ayrıca selam yerini ve selamet olunan yeri ifade eder. Medine, şehir anlamına da gelir. Şehir, demografik yapı yani insan sayısı ve niteliği ile ilgilidir. Bilim adamları nüfusu iki binden fazla olan yerler için şehir, az olan yerler için köy tanımlamasını yapar. Medine şehir, Mekke ise köy idi. Bu bilgilerin farkında olmak gerekir. Medine bir şehir denizi iken Mekke bir köy denizidir. İnsanları köylüleştirmek makul değildir. Köylü olmak ayıpta değildir. 

AİLE, TÜRKİYE'NİN TEMEL ÖNCELİĞİ OLMALIDIR İkibinlerde bir dergide okumuştum. Avrupa'daki aile yapısından bahsediyordu. Ailenin dejenere olması, yazının ana temasıydı. Sonuçta, bizim ülkemizde aile bağlarının güçlü olduğu belirtiliyordu. Zararlı alışkanlıklarla boğuşan, yalnızlık içinde bir Avrupa profili çiziliyordu. Avrupa bu duruma nasıl düştü? Toplumsal dejenere, Avrupa'yı nasıl esir etti? Öncelikle, bu soruların cevabını bulmak gerekir. Aşırılıklar, hoş değildir. Toplumsal dinamiklerimizi dejenere olmaktan muhafaza etmeliyiz. Sorumlu davranmalıyız. Avrupa ülkelerinin Türkiye üzerinde birçok emeli vardır. Bu durumun farkında olmak gerekir. Türkiye birlik ve beraberliğine düşkündür. Genlerinde, toplumsal bağlar vardır. Bayramlar, bu durumun en güzel örneğidir. Bayramda çekirdek ve geniş aileler, mahalle sakinleri, akrabalar, komşular bir araya gelir. Toplumsal dinamizm artar. Birlik ve beraberlik güçlüdür fakat ailenin dejenere olması, Avrupa'nın ekmeğine yağ sürer. Yıkılmaz dediğimiz değerler, çatırdamaya başlar. 

MARJİNAL FAYDANIN ANLATTIKLARI VE FİTİR Marjinal, bir sağlık ifadesidir. Nimetin güç hali ya olur ya olmaz, al, demedir. Doğru tanımlaması ise sağlık nimeti, al, şeklindedir. Marjinal kelimesi yerine toplam ifadesi de kullanılır. Pazarlamada marjinal fayda (toplam fayda) kavramı vardır. Pahalı gıdalardan az, ucuz gıdalardan çok tüket, esemesiyle hareket eder. Dolayısıyla marjinal fayda da fiyat kavramı vardır. Mesela, bin lira ile en fazla toplam faydayı amaçlar. Fiyatı ucuz olandan çok pahalı olandan az tüketirsek bin liradan en yüksek marjinal faydayı yakalayabilir. İktisat böyle davranmayı gerektirir. Geçen yıl, fitir yetmiş lira idi. Aylık ikibin yüz liraya denk geliyordu. Bu yıl ise Diyanet, yüz otuz lira olarak belirledi. Aylık toplam, üç bin dokuz yüz lira eder.